Konu: 10.sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları (Tüm Kitap) Perş. Ara. 23, 2010 11:25 pm
I.ÜNİTE
1.SUNUM
İnsan hayatı, bir toplumun içinde mevcuttur. Bu toplumda her anin sanlarla iletişim içindeyiz. Konuşurken, yazarken, bakarken, ve hasılı her zaman bir iletişimle, bir sunumla karşı karşıyayız. Lokantayı seçerken bile garsonların servisine dikkat ederiz. Garsonun dış görünüşü, işteki ustalığı, müşteriye karşı tavrı o lokantayı seçmemizde birinci derecede etkilidir. Yemekler çok güzel ve kaliteli olabilir; ancak onu sunan bunu gerektiği gibi sunmuyorsa yani kendisi bal; yüzü sirke satıyorsa, yemekler ne kadar kaliteli olsa da asla bir daha orayı tercih etmeyiz.
Öğretmenlerimiz derslerde cd, vcd, tepegöz, slayt, internet, bilgisayar gibi teknolojilerden yararlanırlarsa; dersi daha iyi sunmak için gayret ederlerse bizim dersi daha iyi anlamamızı sağlarlar. Sonuç olarak hayatımızın her köşesinde karşılaştığımız sunum konusunu bilmek ve en etkili biçimde kullanmamız gerekir.
Bilgileri yenileyen, pekiştiren, hatırlatan, önemli nokta/an öne çıkaran; bir çalışma sonucunu açıklayan; laboratuvar araştırmalarını sunan, anket sonuçlarını ifade eden; önemli olay ve olguları dile getirmek üzere yapılan konuşmalara sunum adı verilir.
Sunumda amaç; bilgileri yenileme, araştırma ve anket sonuçlarını değerlendirme, bilime katkıda bulunmadır. Sunumlarda dinleyici kitlesinin, konuya ilgi duyan kişilerden oluşur ve sunumda eldeki teknik imkânlardan yararlanmaya özen gösterilir
Sunumdan önce yapılması gerekenler: Sunumu yapan kişinin sunumdan önce bazı noktalara dikkat etmesi gerekir. Öncelikle bir konu seçilmelidir. Bu konu güncel olmalıdır. Sunumun hazırlığında bol ve değişik kaynaktan yararlanmak faydalıdır. Sunum yerinin daha önceden görülmesi gerekir. Prova yapma, kullanacağı malzemelerin kontrolü sunumu yapan kişinin amacına ulaşmasında yararlı olacaktır.
Sunum sırasında yapılması gerekenler: Sunum esnasında ciddi, ağırbaşlı, temiz ve derli toplu görünüm önemlidir. Sunum yapacak kişi konuşma anında ses tonuna, jest ve mimiklerine, sahneyi veya kürsüyü rahat kullanmaya özen göstermelidir. Konuşmacının dinleyicilerle, başta bakışlar olmak üzere, vücut diliyle iletişim kurması daha etkili olur. Konuşmacı ses ve kelimelerin doğru telaffuza özen göstermesi gerekir. Sunumda, bilgisayar, cd, disket, projeksiyon cihazı, slayt makineleri, mikrofon gibi teknolojik araçlardan faydalanabiliriz. Görsel malzemenin en az espri kadar konuşmanıza ilgi ve tat katacağını unutmamalıyız.
Görsel malzemenin kullanılış amacı: Dinleyicilerin verilen bilgileri iyi algılamaları için Fikirleri, kavramları vb. anlatırken zaman kazanmak için Yanlış anlamalardan kaçınmak için Fikirleri sağlamlaştırmak için Tat ve espri katmak için İyi hazırlanmış görsel malzemeyi, konuşmacı konuyla güzel ve uyumlu bir şekilde kullandığı zaman başarılı olur. Aksi durumlarda görsel araçlar dinleyicinin dikkatini dağıtabilir. Başka konuşmacı görsel malzeme kullanıyor diye değil, sizin konuşmanız görsel malzeme gerektiriyorsa kullanmalısınız.
Rakamlar, söylendiklerinde anlaşılmaları güç şeylerdir. Görsel olarak sergilendiklerinde daha kolay anlaşılır. Konuşmada; %55 görüntü, %38ses, %7 sözler etkili olduğuna göre buradan slaytın önemi daha iyi ortaya çıkar..Bu yüzden sunum esnasında, slaytlarda, konunun önemli yönlerini belirten özlü, açık ve etkili ifadeler yer almalıdır.Slayt metinlerini dinleyiciler dikkatle okurlar.Slaytlarla konuşma eş zamanlı olarak verilmelidir.
Sunumda, gerektiğinde daha önce hazırlanmış bazı belgeler, grafikler ve şekiller kullanılabilir. Malzemeleri bir başkası kullanacak ise konuşmacı ile malzemeleri kullanan kişi arasında uyum kaçınılmazdır.
Sunumda gereksiz ayrıntılara girilmemesi gerekir.
Sunum sonrasında yapılması gerekenler Sunum yapan konuşmacı sunumdan sonra dinleyicilerin soru sormalarına müsaade etmelidir. Konuşmacı sorulan sorulara tartışmaya girmeden doyurucu,açık ve net cevaplar vermelidir.
2.TARTIŞMA
Bilgi, paylaşarak çoğalır. Eğer ilk insandan bu yana insanlar düşüncelerini birbirleriyle paylaşmasalardı doğru, iyi ve güzeli bulamazlardı. Bilimin ve teknolojinin gelişmesini de bu bilgi paylaşımına borçluyuz. Bütün bunlar da tartışmayla olur. Tartışma, bir nevi paylaşmadır. Her şeyin zıttıyla var olduğunu düşünürsek, tartışmada her düşüncenin karşıtını alarak zenginleşir. Tartışmayla analiz ve sentez yeteneğimizi geliştiririz. Kısaca tartışma olmasaydı insanlık gelişmez, hayat tekdüze, renksiz ve tatsız olurdu. Bir sorunun tartışılarak çözülebileceğine inanıyoruz. Bir konu enine boyuna tartışılarak artıları, eksileri ortaya konur. Böylece bir uzlaşma sağlanabilir."Doğrular, düşüncelerin çarpışmasıyla ortaya çıkar." sözü, tartışmanın önemini ortaya koyan bir sözdür. İnsanlar, farklı farklı düşüncelere sahiptir. "Akıl akıldan üstündür." Derler atalarımız. Buradan hareketle farklı fikirlerin ortaya konduğu tartışmalarda bizim bilmediğimiz veya farklı açıdan bakmadığımız fikirleri görme imkânı bulabiliriz. Böylece paylaşılan bu fikirler bizleri doğruya ulaştırır.
Tartışma, bir konu çevresinde lehte ve aleyhte karşılıklı düşünceleri ortaya koyma, problemlere cevap ve çözüm bulma; gerçek, doğru, iyi ve güzel olanı birlikte aramaktır. (Doğru, iyi ve güzelin zamana bağlı olduğunu unutmamak gerekir.
Tartışmada; karşılıklı saygı ve hoşgörü, nazik, toleranslı, sabırlı olma; konuşma kurallarına, verilen zamana ve sıraya uyma amaca ulaşma da yararlıdır. Tartışmada bir konuda edinilmiş peşin hükümlerin, önceden alınmış kesin kararların, bilineni farklı cümlelerle devamlı tekrar etmenin, konu dışına çıkmanın tartışmaya yarar sağlamayacağı açıktır.
Tartışmayı yöneten bir başkana ihtiyaç vardır. Başkanın; konuyu ortaya koyup sınırlaması; konuşmacıların konu dışına çıkmalarını, konuyla ilgisiz ve gereksiz konuşmalarını engellemesi, konuşmacıların birbirini suçlamaya yönelik konuşmalarına izin vermemesi, tartışmanın kurallarına uygun yürütülmesini ve bir sonuca ulaştırılmasını, bu sonucun da bir rapor haline getirilmesini sağlaması gerekir.
Bazı tartışmaların sonuçları yalnızca basın aracılığıyla duyurulur; bazıları ise basına ve halka açık olur. Dinleyicilerin huzurunda, dinleyiciler için gerçekleştirilen bu tartışmalarda konuşmacılar tartışma konusundaki bilgi, birikim, görgü, düşünce ve kanaatlerini halka iletirler; onları bilgilendirmeyi, yönlendirmeyi amaçlarlar. Bu tip tartışmalarda kamuoyu yaratma endişesi konuşmacı-dinleyici ilişkisini belirleyen önemli faktördür. Tartışmalar düzenleniş amaçlarına, hedef dinleyici kitlesinin zevk, kültür ve anlayışına göre değişik nitelikler kazanır.
Tartışmalarda dil, gönderme ve anlatım işleviyle kullanılır. Burada dilin çift işlevliliğinden söz edebiliriz. Mesela “Açık oturum, bal rengi, ipek böceği, karış karış, ruh bilimi, un helvası, yaban gülü.Bunların her biri birer birleşik kelimedir. Birleşik kelime, çünkü iki söz bir araya geliyor ve tek bir kavrama karşılık oluyor. Ama bu tek kavramı oluşturan sözlerden her biri kendi anlamını koruyor. Bunlar ayrı yazmakla bir kelime olma özelliğini yitirmez." cümleleri dilin gönderme işlevi olan cümlelerdir.
“Teşekkür ederim Sayın Başkan. Burada oturan hocalarımızın hepsi bizden oldukça büyük ve bazıları şahsen hocam oldular. Bu yüzden incitici ve yakıncı şeyler söylemem tabi ki beklenemez." Cümlelerinde ise dil, anlatım işleviyle kullanılmıştır.
3. PANEL
Panel tartışma türlerinden bir tanesidir. Toplumu ilgilendiren bir konunun dinleyiciler önünde, sohbet havası içinde, uzmanları tarafından tartışıldığı konuşmalara panel denir. Açık oturum ile panel özellikleri yönüyle birbirlerine çok benzerler. Hatta bazı kitaplarda panel ile açık oturum aynı konuşma türü olarak verilir. Arada sadece üslup farkı vardır.
Panelde amaç, bir konuda karara varmaktan ziyade sorunu çeşitli yönleriyle aydınlatmak, farklı görüşlerle farklı anlayışları ortaya koymaktır.
Panelde de bir başkan bulunur. Konuşmacı sayısı 3 ile 6 arasında değişebilir. Konuşmacılar, uzmanı oldukları konunun ayrı birer yönünü ele alırlar. Konuşmalar, açık oturumda olduğu gibi başkanın verdiği sıraya ve süreye göre yapılır.
Panelin sonunda, dinleyiciler panel üyelerine soru sorabilirler. Tartışma dinleyicilere de geçerse o zaman tartışma, forum şekline dönüşür.
Lonely Admin
Konu: Geri: 10.sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları (Tüm Kitap) Perş. Ara. 23, 2010 11:31 pm
2.Ünite:
Anlatıma Hazırlık:
Anlatım sırasında başarıya ulaşmak için öncelikle anlatımda hazırlık yapılmalıdır. Hazırlık yapmadan yapılan anlatımlar başarıya ulaşamaz. Başarılı bir anlatım yapabilmek için hazırlık aşamasında , bilgi toplamalı, deneyimlerimizi toplanan bilgilere göre zenginleştirmeli ve yapılan çalışmaları gruplandırmalıyız. Daha sonra anlatıya başlamalı veya sunmalıyız. Bir metni oluştururken şu aşamaları takip ederiz: - Konu belirlemesi yapılır - Belirlenen konuda neyi nasıl ve niçin anlatacağımızı belirleriz. - Konu ile ilgili kitap , dergi , gazete, internet vb araştırma yapılır. - Yapılan araştırmalar not edilir ve notlar sonrasında gruplandırılır eğer aynen kaynak gösterilecekse dipnot edilecek kaynaklarda ayrıca belirlenip alınır. Kaynaklar varsa dipnot olarak yazılabilir - Kısa cümleler ile üzerinde duracağımız konu planlanır, sıralanır. Anlatımda hazırlık yapmak metnin doğruluğunu akıcılığını olumlu yönde etkiler. Anlatıma hazırlıkta bilgi toplama işi çeşitli yöntemlerle yapılır. Sonrasında bu bilgilerin kullanım aşamasına geçildiğinde anlatımda aynen kaynak gösterecek isek dipnot kullanırız.
DİPNOT: KAYNAK GÖSTERİLMESİNİN NEDENLERİ:Araştırmacılar kendilerinden önce yapılmış olan çalışmalardan yararlanırlar. Ancak yararlandıkları kaynaklardan derleme yapmadan öte, yeni bir eser ortaya çıkarmaya, üzerinde çalıştıkları konuda kendilerinden önce yapılmış olan çalışmalardan farklı bir yorum yapmaya, aynı konunun değişik bir yönünü araştırmaya çalışırlar. Dolayısıyla ortaya çıkardıkları araştırma metninin büyük kısmı daha önce o alanda yapılmış ve yayınlanmış olan eserlerden esinlenmeler taşır ve hangi eserden ne kadar alıntı yapılmış oldu¬ğu araştırmada açık seçik görülmelidir. Araştırmacının savunduğu görüşlerin doğruluğunu ve güvenirliliğini desteklemesi. Aynı konuda araştırma yapacak araştırmacılara yararlanabilecekleri kaynaklar konusunda yol gösterici olması Yazar adı soyadı, kitap adı, yayım yeri, Basım Sayısı, yayım evi, yayım tarihi, alıntının yapıldığı sayfa numarası veya numaraları Örn: Saruhan Özel, Türkiye'de Enflasyon, Devalüasyon ve Faiz, İstanbul: 1.Baskı, Alkım Yayıncılık, 2000, s. 36 Çalışmada aynı kaynağa ikinci veya üçüncü kez başvuru yapıldığında, yazarın sadece soyadının yazılması yeterlidir. Örn: Parasız, s.36 İkinci veya üçüncü kez başvuru yapıldığında, bir yazarın birden fazla eseri kaynak olarak gösteriliyorsa bu defa, yazar soyadından sonra, yazarın yararlanılan eserinin başlığının da yazılması gereklidir. İkinci veya üçüncü kez başvuru yapıldığında, eğer birden fazla eseri olan yazarın eserlerinden biri makale ise, bu defa makalenin başlığı değil derginin adı yazılır. İkinci veya üçüncü kez başvuru yapıldığında bazen aynı adı taşıyan birden fazla yazar bulunabilir. Bu gibi durumlarda ikinci başvurularda soyada ilave olarak ilk adların da yazılması gerekir. Bir Makaleyi Tanıtıcı Bilgiler: Bir makalenin tanıtımında bilgiler aşağıdaki sıralama ile dipnotlarda yer alır. Yazar adı soyadı, “makalenin başlığı”, Derginin Adı, Derginin Cilt Numarası (bazı dergilerde bu olmayabilir, eğer yoksa yazılmayacaktır), Dergi Numarası (Derginin Yayım Tarihi -Ay ve Yıl olarak), sayfa numarası Örn: Ömer Akat, “Çokuluslu İşletmeler ve Faaliyet Sebepleri”, Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt XV. Sayı:1, (1994), s: 62 ……………….. Metnin hazırlanmasında anlatım kültür birikimi, deneyim, çevre şartları, metnin yazılış amacı, anlatımı yapağımız okuyucuya, hedef kitleye, göre belirlenir. Metinde yer alan sesler kelimeleri, kelimeler kelime gruplarını ve cümleleri, cümleler de bir anlam bütünlüğü oluşturarak paragrafı oluşturur. Paragraflarda yine bir anlam bütünlüğü oluşturacak şekilde bir araya gelir ve metni oluşturur. Metin oluştururken konuyu vermede genelden özele bir yöntem izlenebileceği gibi özelden genele bir anlatımın olduğu yöntemde izlenebilir. Dikkat edilmesi gereken önemli nokta belirlenen ana düşünceye uygun olarak bilgi deneyim ve örneklerin tutarlı bir şekilde sıralanmasıdır. Anlatımda gözlem yapmak ayrıntıları fark etmemizi sağlamaktadır. Bu ayrıntıları okuyucuya hissettirmek için ayrıntıları kelimelerle en iyi şekilde aktarmalıyız okuyucuya hissettirmeliyiz. Gözlemin kullanıldığı metinler daha çok betimlemelere başvurulan hikâye, gezi yazısı, hatıra, roman gibi türlerdir. Akıla ve düşünceye hitap eden metinlerde daha çok açıklayıcı ve tartışmacı bir anlatım yapılır ve zaten bu tip yazılarda önemli olan gözlem değil düşüncedir. Özetleme: Bir yazının yada anlatının anlamını yitirmeden belli oranda daraltılması; önemlinin önemsizden ayırt edilmesi işine özetleme denir. Özetlemede metnin içinden belli kelimelerin alınması oldukça yanlış bir uygulamadır. Özetlemeyi metni oluştururken özellikle bilgi toplama aşamasında kullanırız.
ANLATIMDA TEMA – KONU
Anlatımda tema ve konu belirlemesi de önemli bir aşamadır. Tema daha genel konu ise daha özel ve somuttur. Tema sınırlandırılıp somutlaştırılırsa konu olur. Konu görmek ve izlemek ile algılanabilirken tema daha çok kavranır. Mesela sevinç bir temadır ama yaşama sevinci bir konudur. Farklı metinlerde tema ve konu ortak olabilir ama bu metinlerin ifade ediliş tarzı biçimi farklı olabilir. Örneğin iki metinde İstanbul’u anlatabilir ama tarz farklı olabilir. Tema konu ve ifade ediş şeklinin hepsine birden içerik denir.
KONUYU SINIRLANDIRMA
Anlatım sırasında konu sınırlandırması yapmak anlatımda düşüncelerin belirginleşmesini sağlar. Yazılarda kullanılan başlık ise metnin temasını sınırlandıran ve somutlaştıran bir göstergedir. Soyut olan kavramlar (tema) , anlatım sırasında bağlam ( yer) , kişi, zaman, ifade ve anlatım biçimi ile somut hale getirilir. Anlatıcının tavrı da temanın sınırlandırılmasında etkilidir. Konu sınırlandırması yapılırken genelde genelden özele doğru bir yöntem izlenir.
ANLATIM VE ANLATICININ AMACI
Etkili bir iletişim için iletişim öğeleri sağlıklı olmalıdır ve dil en doğru şekliyle kullanılmalıdır. Çünkü iletişimde en önemli öğe dildir. Anlatım şeklinin (üslûp) belirlenmesindeki ana nokta anlatıcının (gönderici) amacı ve alıcının durumudur. Metinlerde anlatımın amacı iletişim öğelerinin rolüne ve görevlerine göre değişir. Metinlerde amaç bilgi vermek olabilir bir makale gibi, duyguları derin bir şekilde ifade etmek olabilir şiir gibi veya öznel görüşleri belirtmek olabilir gezi yazısı gibi. Anlatım biçimi bu amaca göre biçimlenir. Anlatım, gönderici, alıcı, kanal, şifre gibi iletişim öğelerine göre değişir. Anlatıcı ve dinleyici (okuyucu) arasındaki ilişki anlatımın amacını belirler. Üslup ta amaca ve alıcıya göre değişir. Anlatım yazılış amacına göre değişir ve şekillenir. Okuyucu ve anlatıcı arasındaki ilişkiye göre şekillenir.
ANLATIMDA ANLATICININ TAVRI
Metinlerde ortak temalar kullanılabilirken ortaya konulan metinler birbirinden farklılıklar gösterebilirler. Sanatçının bakış açısı ve ifade tarzı farklılık oluşumunda ana etkendir. Ayrıca, metnin meydana getirildiği zaman ve mekânda metni farklı yorumlamada etkendir. Anlatım yapılırken cümleler anlatıcının ifade ediş tarzını öznel ifade ve nesnel ifade olarak iki şekilde ele alabiliriz. Öznellik: Anlatıcının, söyleyenin, kişisel duygusunun yorumunun bulunduğu ifadelerdir. Kişiden kişiye değişen yargılara denir. Bu ifadelerin kanıtlanması zordur. Bu ifade şeklinin bulunduğu metinler genellikle sanatsal kaygıyla yazılır ve dolayısı ile de metinlerde anlatıcı üslûbu buna göre şekillendirir. Betimlemelerde yoğun bir şekilde öznel ifadelerden yararlanılır. ‘ Konya, Türkiye’nin en güzel şehridir.’ İfadesi öznel bir ifadedir çünkü içerisinde geçen güzel kavramı kişiseldir ve bir başkası güzel bulmayabilir. Nesnellik: Anlatıcının, söyleyenin, kişisel duygusunun, görüşünün, yorumunun yer almadığı ifadelerdir. Bu ifadeler kişiden kişiye değişmez . Doğruluğu yada yanlışlığı kolayca kanıtlanır. Bilgi verme amaçlı metinlerde yoğun bir şekilde bu anlatım kullanılır ve anlatıcı da üslûbunu buna göre belirler. ‘Konya Türkiye’nin yüzölçümü en büyük şehridir. İfadesi doğruluğu tartışılmaz bir ifadedir. Anlatımda birde anlatıcı doğrudan anlatım ve dolaylı anlatım olarak iki farklı anlatım kullanır. Doğrudan Anlatım: Bir kişinin sözünü herhangi bir değişiklik yapmadan aktarmaya doğrudan anlatım denir. İfade bu tip bir anlatımda söyleyen kişinin ağzından çıktığı gibi aynen aktarılır, yorum katılmaz. Genellikle tırnak içine alınarak cümlede verilir. Babam ‘Bayram sabahı namaz sonrası mezarlık ziyareti yapacağız.’ dedi. Doğrudan anlatım olsun dolaylı anlatım olsun aktarılan ifadenin anlamında bir değişiklik olmaz. Dolaylı Anlatım: Anlatıcının başkasından öğrendiklerini, duyduklarını ifade etmek amacıyla gerçekleştirdiği anlatımdır. Anlatıcı aktaracağı ifadede kendine göre bir takım söyleyiş değişiklikleri yapar. Bir başkasının sözünü kendi ifademizle aktarmaktır. Babam bayram sabahı mezarlık ziyareti yapacağımızı söyledi. Öğretmenimiz test çözmenin yararlı olacağını söyledi. Gibi örnekler verilebilir.
Somut Anlatım: Beş duyu organımızdan herhangi biri ile algılayabildiğimiz kavramlar somut kavramlardır. Anlatıcının gördüklerini duyduklarını duyuları ile algılayabildiklerini aktardığı kavramlardır. Duyularımıza bağlı olarak verilen konular somut ifadeler ile ele alınır. Örneğin mevsimler konusu duyulara hitap eden kavramlara yer verdiği için konuda somut bir şekilde ele alınır. Daha çok bilimsel içerikli ifadelerin olduğu metinlerde kullanılır. Soyut Anlatım: Beş duyu organımızdan herhangi biri ile algılayamadığımız ama varlığına inandığımız kavramlara soyut kavramlar denir. Daha çok yazarın anlatıcının kişisel kanaatlerinin yoğun olarak kullanıldığı anlatımlarda soyut kavramlara daha çok yer verilir. Sanatsal gayenin ön plana tutulması görülür bu anlatımlarda daha çok. Felsefi , kişisel görüşlerin yer aldığı metinlerde sıkça karşılaşırız. Anlatıcının başkalarından işittiği anlatımda soyut anlatım özelliği gösterir.
ANLATIMIN ÖZELLİKLERİ
Anlatım İlkeleri: İyi bir anlatımda bulunması gereken ilkeler vardır. Bunların başında akıcılık , duruluk , yalınlık ve açıklık gelir. Açıklık: Anlatımın farklı anlamlara gelmeyecek şekilde ifade edilmesidir. Bir konudaki ifadeden herkesin aynı şeyi anlamasıdır. Değişik anlamlara gelebilecek cümleler bu konunun aksine kapalı ifade olur. Anlatımda açıklığı sağlamak istiyorsak öğeleri yerli yerinde kullanırken noktalama işaretlerini de yanlışsız kullanmalıyız. Eğitim konusunda anne ve babalar yönlendirilmelidir. Cümlesinde öğeler yerinde kullanılmadığı için açık bir anlatım olmaz. Anne ve babalar eğitim konusunda yönlendirilmelidir. İfadenin daha açık şeklidir. O okulu arkadaşından çok severdi. Cümlesi de açık olmayan bir ifadedir. Cümlede ‘o kişi mi Yoksa o okul mu açık değil o dan sonra virgül kullanımı ifadeyi açık hale getirebilir. Akıcılık: Anlatımda okunuşu ve söylenişi zor olan sözcüklerden kaçınarak kolay söyleyişi olan sözcüklerin kullanıldığı gereksiz sözcük tekrarlarından kaçınılan ifadenin hiçbir engele takılmadan sürdüğü ifadelerdir. Anlatımda söylenişi zor seslerin kullanılması akıcılığı ses düzeyinde bozar. Arka arkaya söylenişi sert yada yumuşak hecelerden meydana gelen sözcüklerin kullanımı sözcük düzeyinde akıcılığı bozar. Sözcük tekrarları ve aynı anlama gelen sözcüklerin yoğun kullanımı da cümle düzeyinde akıcılığı bozar. Duruluk: Anlatımda gereksiz sözcüklere yer verilmeden karmaşık ve anlaşılması güç cümlelerin kullanılmamasıdır. Duruluğun sonucunda yalınlık ve akıcılık ortaya çıkar. Yalınlık: Anlatımda kullanılan ifadelerin sade gösterişsiz ve kısa kesin ifadelerle dile getirilmesidir. Not: açıklığın ve duruluğun olmadığı anlatımlarda anlatım bozukluğu bulunur. Üslûp: sanatçının duyuş görüş ve anlatış tarzıdır. Özgünlük: hem duyuş düşünüş olarak hem de anlatım olarak sanatçının diğerlerine benzememsidir.
ANLATIMIN OLUŞUMU
Metni eğer bir duvara benzetirsek duvardaki taşların yerini paragraflar tutar. Harç yerine ise tema ve işlenen konuyu düşünebiliriz. Eğer anlatımın oluşumunda olaya paragraf olarak bakarsak sözcük, sözcük grupları ve işlenen konu bir bütündür. Kelimeler tek başına kullanıldıklarında bir anlam ifade etmezler. Kelimelere dil bilgisi kurallarına uygun olarak çeşitli ekler getirilir ve böylece anlamlı bir cümle oluşur. Cümlelerde bir araya geldiklerinde anlamlı bir bütünlük sağlayarak paragrafı oluşturur. Bir metinde dil öğelerinin dil bilgisi kurallarına uyularak yan yana getirilmesine bağlaşıklık ya da dil bilgisi bağıntısı denir. Ya biz yolumuz – un son-u-n-a var madan gece olursa Yukarıdaki cümleye bakıldığında cümle oluşturulurken sadece dil bilgisi kurallarına değil aynı zamanda anlam bağlantılarına da dikkat edilmiştir. Bu anlam bağlantılarına da bağdaşıklık denir. Paragraf oluştururken cümleler arasında bir anlam bütünlüğü oluşmalıdır. Anlam bakımından bütünlük sağlanmadığında paragraf oluşmaz. Cümleler arasında da anlam bakımından bir bütünlük olmalı . Cümle oluşurken de kelimeler arasında anlam bakımından bağdaşıklık olması gerekir. Nitekim paragrafta namla sorularına bakıldığında anlatımın akışını bozan ifade hangisidir şeklinde sık sık sorularla karşılaşabilmekteyiz. Konu ve tema bütünlüğüne dikkat edilmelidir. “Tamlama, deyim gibi söz varlığı içindeki öğeleri ve tümce ya da sözceleri anlamlı, kabul edilebilir birimler halinde bir araya getirmeye bağdaştırma denir”. Doğan AKSAN körpe salatalık , çıkmaz sokak, ilk göz ağrısı gibi örnekler verilebilir. Alışılmamış bağdaştırma: “Anlam belirleyicileri, anlam ayırıcıları arasında uyum bulunmayan birleştirmeler körpe merdiven, dilsiz hayaller, korkunç kıyafet vb dilsiz insan alışılmış bağdaştırma iken dilsiz hayaller alışılmamış bağdaştırmadır. Bağdaştırma yapılarak metinlerde kullanılan kelimeler bir araya gelerek yeni anlamlar oluşturur. Bu sayede aynı durum yada olayı farklı sözcüklerle ifade edebilme olanağı elde ederiz. Kelimelerin veya kelime gruplarının veya cümlelerin metinlerde bulunduğu yere bağlı olarak farklı anlamlar kazanmasına bağlam denir. Bu elimdeki çanta çok ağır. Onun hocadan duyduğu laflar çok ağır laflardı. Metinlerde bağlaşıklığa ve bağdaşıklığa uyulmaması anlatım bozukluğuna neden olur. Bağdaşıklıkta hata yapılırsa kelimeler yanlış anlamda kullanılır. Çam fidanlarını yamaca özenle ektiler. Cümle incelendiğinde (ek-) eylemi uygun olmayan bir şekilde kullanılmış ve bağdaşmamıştır. Bu durumla bağdaşan ifade (dik-) eylemi olması gerekirdi. Bağlaşıklıkta daha çok kelimenin eksik kullanımı bağlaşmayı bozar. Listede benim ve senin adın yokmuş. Cümlesine bakıldığında bağlaşmayı bozan durum benim kelimesinden sonra adım (benim adım ve senin adın) kelimesi olmalıydı. Not: konunun daha iyi kavranması için anlatım bozuklukları tekrar edilmelidir.
Lonely Admin
Konu: Geri: 10.sınıf Dil ve Anlatım Ders Notları (Tüm Kitap) Perş. Ara. 23, 2010 11:32 pm
1.Betimlemeler açıklayıcı ve sanatsal betimleme olmak üzere ikiye ayrılır. 2.kişinin iç dünyasını anlatan betimlemelere tahlil(ruhsal portre) denir. 3.Kişinin dış görünüşünü anlatan betimlemelere simgesel betimleme denir. 4.Roman, hikâye, tiyatro, gezi yazısı, Şiir gibi türlerde kullanılır. 5.Kelimenin yan ve mecaz anlamlarına yer verilebilir.
Sanatsal Betimleme:
1.İzlenim kazandırmak amacıyla yazılır. 2.Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulur. 3.Ayrıntılar sübjektif olarak verilir. 4.Amaç sanat yapmaktır. Örnek metinler:s.91-92”İnce Memed” ve “Çarşı”
Açıklayıcı Betimleme:
1.Bilgi vermek amacıyla yazılır. 2.Genel ayrıntılar üzerinde durulur. 3. Ayrıntılar objektif (olduğu gibi)olarak verilir. 4.Amaç sanat yapmak için değil, bir konu hakkında bilgi vermektir. 5. Değişik duyulara seslenen özel ayrıntılar üzerinde durulmaz. 6.Betimlenecek varlığa kişisel duygu ve düşünceler katılmaz. Örnek metinler: s.92”Akdeniz Bölgesi”
ÖYKÜLEYİCİ ANLATIM ÖZELLİKLERİ:
1.Olay, kişi, mekân ve zaman ortak öğeleridir. 2.Olaylar birinci şahsın ağzından anlatılabilir.(Anlatıcı olay kahramanlarından biridir) 3.Sanat metinleri öyküleyici anlatımla yazılır. 4.Olaylar ilahi bakış açısıyla anlatılabilir. 5.Olaylar 3.şahsın ağzından anlatılabilir.(Olan biten bir kamera sessizliğiyle izlenip anlatılır 6. Kişi, mekân ve zaman olay ve olay örgüsünü oluşturmak için kullanılan ögelerdir. 7.Öyküleyici anlatım hikâye, roman, anı, söyleşi, görüşme(mülakat) gibi metin türlerinde kullanılır. 8.Öyküleyici anlatımda bir olayın olması şarttır. 9.Yaşanmış olaylarda olay zincir, kurgulanmış olaylarda olay zinciri vardır. 10. 3.Şahıs anlatımda anlatıcı her şeyi bilir. 11. Öyküleyici anlatım sanat metinlerinde ve öğretici metinlerde kullanılır. 12.Sanat metinlerinde anlatıcı kurmaca kişi öyküleyici metinlerde ise gerçek bir kişidir. 13.Kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır.
Örnek metinler için bakınız Dil ve anlatım kitabında sayfa 73 (Kefil), 75 (Kıbrıs’ın Fethi)76,(Cemile),77(On İkiye Bir Var),78(Biz İnsanlar),81(Ayı ve İki Ahbap),82(İstanbul’un Fethi),83 (Başını Vermeyen Şehit)adlı metinler.
COŞKU VE HEYECANA BAĞLI (LİRİK) ANLATIM Özellikleri:
1.Lirik anlatımda dil “heyecana bağlı işlev”de kullanılır. 2.Coşku ve heyecana bağlı anlatım daha çok şiir, roman, hikâye, tiyatro türlerinde kullanılır. 3.Öyküleyici anlatımda bir olay ve durumun anlatılması; betimleyici anlatımda kişi, durum ve varlıkların betimlenmesi; lirik anlatımda ise duyguların ifade edilmesi esastır. 4. Coşku ve heyecana bağlı anlatımlarda kelimeler daha çok mecaz ve yan anlamda kullanılır. 5.Öyküleyici anlatımlarda olay ve durumlar anlatılırken duygusal düşünceler katılmaz. Coşku ve heyecana bağlı anlatımda duygular ve içinde bulunulan ruh hali yansıtılır.
DESTANSI(EPİK)ANLATIM Özellikleri:
1.Olağanüstü olaylar ve kişiler anlatılır. 2.Destan türünün yiğitçe havası vardır. 3.Yapıp etmeler yani fiiller ön plandadır. 4.Tarihi konular ve kahramanlıklar işlenir. 5.Etkileyici bir özellik taşır. 6.Sürekli hareket vardır. 7.Kelimeler mecaz ve yan anlamlarda kullanılabilirler. 8 Şiir, destan roman, hikâye, tiyatro, destansı anlatımın kullanıldığı türlerdir. 9.Anlatımda abartıya yer verilebilir. 10.Sanatlı bir dil kullanılır.
Örnek metin: s.124 Çanakkale Şehitlerine, s. 125Sivastopol,Osmancık, Kanije Kalesi’nin Fethi, Genç Osman
EMREDİCİ ANLATIM Özellikleri:
1.Dil alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılır. 2.Emir, telkin, öneri anlamı taşıyan ifadeler yer verilir. 3.Öğretici ve açıklayıcı yönleri vardır. 4.Cümlelerde fiiller hakimdir. 5.Uyulması beklenen bir üslubu vardır.(Zorlama anlamı vardır) 6.Sosyal hayatın düzenlenmesinde emredici anlatım kullanılır. 7.Trafik kuralları, bazı eşyaların kullanma kılavuzları, ilaçların kullanma kılavuzları emredici anlatıma örnek verilebilir.
ÖĞRETİCİ ANLATIM
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır. 2.Söz sanatlarına, kelimelerin mecaz anlamlarına yer verilmez. 3.Verilen bilgiler örneklerle ve tanımlarla pekiştirilir. 4.Daha çok nesnel cümleler kullanılır. 5.Açıklama, aydınlatma, bilgi verme amaçlarıyla yazılır. 6.Öğretici metnin anlaşılması ve yorumlanması için okuyucunun verilen bilgiyi kavrayabilecek birikime sahip olması gerekir. 7.İfade hiçbir engele uğramadan akıp gider. 8.Gereksiz söz tekrarı yapılmaz. 9.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur. 10.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür. 11.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir. 12.Bu anlatım türü daha çok ansiklopedilerde ve ders kitaplarında kullanılır. 13.Tarihi metinler, Felsefi metinler, Bilimsel metinler gibi bölümleri vardır.
Örnek metinler için bakınız Dil ve anlatım kitabı sayfa 147–148 “Meridyenler” ,”Klasizm”, Maddenin Üç Hali”
TARTIŞMACI ANLATIM Özellikleri:
1.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır. 2.Düşünce ve duygular kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir. 3.Dil ve ifade sade, gösterişsiz ve pürüzsüzdür. 4.Gereksiz ifadelere yer verilmez. 5.Karmaşık ve anlaşılması güç cümleler kullanılmaz. 6.Ses akışını bozan, söylenmesi güç sesler ve kelimeler yoktur. 7.Savunulan ve karşı çıkılan görüşlere yer verilir. 8.İki farklı bakış açısının olduğu konular bu türde işlenmeye daha elverişlidir. 9.Fıkra, deneme, makale, röportaj gibi türlerde kullanılır. 10.Yeteneğe, bilgi ve deneyime göre yöntem belirlenir. 11.Eleştirici bir bakış açısıyla yazılırlar. Anlatım tarzı sohbete varabilir. 12.İhtimal bildirmeyen, kesin, kanıtlanmış bilgiler kullanılır.
Örnek metinler için bakınız Dil ve anlatım kitabında sayfa 160–161–162’deki metinler
KANITLAYICI ANLATIM Özellikleri:
1.İnandırma, aydınlatma, kendi görüşünü kabul ettirme amaç edinilir. 2.Kavramları tanımlama ve açıklama önemlidir. 3.Okuyucu ve dinleyiciyi ikna etmek, düşündürmek ve üzerinde durulan konudan uzaklaşmamak için bazı kelime, kelime grupları ve cümleler tekrar edilir. 4. Konuşmacı ve yazar üzerinde durduğu konuyu aydınlatmak ve düşüncelerini kabul ettirmek için örneklere başvurur. 5.Konuşmacı ve yazar konuyu aydınlatmak maksadıyla farklı kişilerin düşüncelerine müracaat eder. 6.Kelimeler ve kelime grupları gerçek anlamında kullanılır. 7.Dil daha çok göndergesel işlevde kullanılır. 8. ”Tanımlama, açıklayıcı betimleme, sınıflandırma örneklendirme, karşılaştırma, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma “ gibi düşünceyi geliştirme yollarından faydalanılır. 9.Kanıtlayıcı anlatımda hitap edilen toplumun kültür düzeyi ve beklentileri önemlidir.
Örnek metinler için bakınız Dil ve anlatım kitabında sayfa 165–166–167–169 ‘daki metinler.
ÖĞRETİCİ METİNLER, AÇIKLAYICI METİNLER, TARTIŞMACI METİNLER, KANITLAYICI METİNLER’İN BENZER VE FARKLI YÖNLERİ
Öğretici metinlerde okuyucunun gerekli bilgi birikimine sahip olması gerekir.
Tartışmacı anlatımda iki farklı bakış açısının olduğu konular işlenir.
Kanıtlayıcı anlatımda kendi görüşünü kabul ettirme amaçlanır.
DÜŞSEL (FANTASTİK) ANLATIM
Düşsel Anlatımın Özellikleri:
1.D.A.da konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip, hayal ürünüdür. 2.Zaman belirli ya da belirsizdir; olağanüstü özelliklere sahip olabilir. 3.Mekân, olağanüstü, düşsel öğelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir. 4.Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler. 5.Düşsel anlatımda hayal, varsayım, abartma, kişileştirme gibi unsurlar çok kullanılır. 6.Daha çok di’ li veya miş’li geçmiş zaman kipi kullanılır. Örnekler: Harry Potter, Yüzüklerin Efendisi, Gora, E.T,Yıldız Savaşları
Düşsel Anlatımla; Düşsel Olmayan Metinlerin Benzer Ve Farklı Yönleri:
Benzerlikleri: Her iki anlatımda da yapıyı meydana getiren ögeler (kişi,zaman,mekan,ve olay örgüsü)aynıdır.
Farklılıkları: 1.Düşsel anlatımda: D.A.da konu; olağanüstü ve fantastik özelliklere sahip,hayal ürünüdür. Düşsel Olmayan Anlatımda: Konu yaşanmış ya da yaşanabilir olmalıdır. Günlük yaşama ait unsurlar konu olabilir.
2. Düşsel anlatımda: Tema hayali unsurlardan oluşur Düşsel Olmayan Anlatımda: Tema konuyla ilgili olarak günlük yaşama ait, yaşanabilir özelliktedir.
3. Düşsel anlatımda: Zaman belirli ya da belirsizdir. Bazen zaman ötesi nitelikler taşır. Düşsel Olmayan Anlatımda: Zaman belirli ya da belirsizdir. İçinde bulunduğumuz zamanın özelliklerine sahiptir.
4. Düşsel anlatımda: Mekân olağanüstü, düşsel ögelerden oluşmuş olabilir. Mekân günlük yaşamda karşılaşamayacağımız niteliktedir. Düşsel Olmayan Anlatımda: Mekân, olağanüstü düşsel ögelerden uzak sıradan, günlük yaşamda karşılaşacağımız mekânlardır.
5. Düşsel anlatımda: Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü nitelikte olabilirler. Düşsel Olmayan Anlatımda: Kişiler gerçekte olabilecek, sıradan, günlük yaşamda karşılaşabileceğimiz kişilerdir.
Örnek metinler için bakınız Dil ve anlatım kitabında sayfa 176(“Bitmeyecek Öykü” ,”Ağrı Dağı”), 177 (Dünyalar Savaşı) adlı metinler
GELECEKTEN SÖZ EDEN ANLATIM
Gelecekten söz eden anlatımın kullanıldığı metin türleri: roman, hikâye, tiyatro, şiir, deneme
Gelecekten söz eden metinlerin ortak özellikleri: 1.Gelecekten söz eden metinler varsayım ile oluşmuştur. 2.Gelecekten söz eder. 3.Verilerden yola çıkılarak geleceğe ait tahmin yapılabilir. 4.Olandan çok olması istenilen anlatılır. 5.Gerçekleşmesi mümkün olmayan tasarı ve düşünceler(ÜTOPYA) anlatılır. 6.Genellikle gelecek zaman ifadesi kullanılır.
“Gelecekten söz eden anlatım” ile “Düşsel anlatım” arasındaki benzerlik ve farklılıklar: Gelecekten söz eden anlatımda ve düşsel anlatımda kişinin kendi hayal dünyasındakiler dile getirilir ve buna göre bir anlatım yolu seçilir. Düşsel anlatımda gerçeklikle ilgisi olmayan tamamen çağrışımlara dayalı olaylar, kişiler, zamanlar anlatılır ve bu yapı unsuruyla konu ve tema oluşturulur. Gelecekten söz eden anlatımda ise gerçeklerden yola çıkılarak tahmine dayalı bir anlatım yolu benimsenir. Yani gelecekten söz eden anlatım gerçeğe daha yakındır. (Bakınız dil ve anlatım kitabı sayfa 183 “Ütopya” ve “İklim Değişikliği” başlıklı metinler.)
1.Jest ve mimikler anlatımın gücünü arttırır. 2.Sohbet, mülakat ve diyalog, monolog metinleri söyleşmeye bağlıdır. 3.Karşılıklı konuşmalar, bağlama ve konuşulan kişiye göre değişebilir. 4.Görme ve işitmeyle kurulan iletişim önemlidir. 5.Vurgu ve tonlama önemlidir. 6.Hikâye Roman Tiyatro, Mülakat, Röportaj, Monolog söyleşmeye bağlı anlatımın kullanıldığı metin türleridir. 7.Roman, hikâye ve tiyatrolardaki karşılıklı konuşmalara diyalog, iç konuşmalara ise monolog denir. 8.Tekrarlar söyleşmeye bağlı anlatımlarda ifadeyi kuvvetlendirir. 9.Söyleşmeye bağlı metinlerde anlatımın süresi sınırlandırılmalıdır.
MİZAHİ ANLATIM Özellikleri:
1.Okuyucuda uyandırılmak istenen etkiye göre düzenlenir. 2.Ses, taklit, hareket ve konuşma önemlidir. 3.Mizahi unsurlarda gerçekten sapma vardır. 4.Mizahi unsurları oluşturmada karşılaştırmalar, durumlar, hareketler, kelime ve kelime gruplarından yararlanılabilir. 5.Amaç okuyucuyu düşündürmek ve eğlendirmektir. 6. Roman, hikâye, tiyatro, şiir, deneme gibi türlerde kullanılır. 7.Mizahi anlatımlarda dil bir olayı anlatmak için kullanılır.(sanatsal, edebi işlevlerde kullanılır.)