Yaşanmış veya tasarlanmış bir olayı, bir durumu; yer, kişi ve zaman belirterek anlatan kısa yazılara denir.
Hikayede, olayın geçtiği yer sınırlı, anlatım özlü ve yoğundur. Karakterler belli bir olay içinde gösterilir. Bu karakterlerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Konu tümüyle düş ürünü olabilir, ya da son derece gerçekçidir. Genellikle romandan kısa olurlar, dar bir zamanı kapsarlar, kişileri romana göre daha azdır, anlatılanları tek ve sınırlıdır ve olayla ilgili yer ve zaman belirtirler. Serim düğüm ve çözüm denilen üç bölümden oluşurlar.Olayı sürükleyen bir kişi (öykünün kahramanı) vardır. Hikaye kısalığı ve kurgusuyla masala, kişilerin nitelendirilmesi, eylemin işlenişi ve canlandırılmasıyla da romana yaklaşır. Hikayenin kısalığı yapısal olarak, kişinin niteliğiyle geliştiği eylem arasındaki sıkı bağdan kaynaklanır. Hikayenin çerçevesi, çoğu kez anlatıcının durumunu belirterek çizilir.
HİKAYEYİ ROMANDAN AYIRAN ÖZELLİKLER
-Kısa oluşu, -Yalın bir olay örgüsüne sahip olması, -Genellikle önemli bir olayı tek ve yoğun bir etki uyandırarak vermesi, -Az sayıda karaktere yer vermesi.
HACİMLERİ BAKIMINDAN HİKAYELER:
1-Kısa hikayeler 2-Uzun hikayeler
*Kısa Hikayeler: Kısa öykülerin olay kahramanları sınırlıdır. Birkaç kişiyi geçmez. Olay örgüsü çok kısadır ve etkileyici olmak zorundadır. Tek bir konu üzerinde durulur.
*(Uzun) Hikayeler: Öykülerden biraz farlıdırlar. Birkaç bölüm halinde yazılabilirler. Olay kahramanları daha fazla olabilir. Birkaç olayın iç içe geçmesinden oluşabilir. Roman kadar karmaşık değildir, öykü gibi de basit ve kısa değildir.
YAZILIŞLARI BAKIMINDAN HİKAYELER:
1. Olay hikâyesi
Tamamen olay örgüsüne dayalı bir türdür, olay belli bir sonuca ulaşır. Olay hikayelerinde merak öğeleri , ana düğüm , genellikle beklenmedik biçimde çözülür. Hikayedeki ana olay okuyucuyu etkileyecek bir sonuca ulaşır. Klasik olay hikayelerinde ulaşılan bu sonuç sürpriz olmaz.
-Dünya edebiyatındaki temsilcisi Guy De Maupassant olduğu için Maupassant tarzı hikaye de denir
-Bizde Maupassant tarzı hikâyenin en büyük temsilcileri; Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri Güntekin’ dir.
Örnek metin; 087956′nın Sıfırı, Tarık Buğra
2. Durum hikâyesi
Yazarın bir plan yapma zorunluluğu yoktur. Durum hikayelerinde serim , düğüm , çözüm düzeni , olay hikayelerinden farklıdır. Olay hikayelerinde önemli ve öncelikli olan merak öğesi , durum hikayelerinde kişisel ve sosyal yorumlardan , duygu ve hayallerden sonra gelir.
Durum hikayelerinde belli bir düşünce güdülmez. Yazar kendi kişiliğini saklar.
Durum hikayelerinde hikaye kahramanları tam olarak tanıtılmaz . Kişilerin yaşam koşulları , zaman ve mekana bağlı olarak , doğal anlatım içinde okuyucuya sezdirilir.
-Dünya edebiyatındaki en büyük temsilcisi Anton Çehov olduğu için Çehov tarzı hikaye de denir
-Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal ve Tarık Buğra yerli temsilcileridir.
Örnek metin; Otlakçı , Memduh Şevket Esendal
HALK HİKAYELERİ
Halk hikâyeleri, konularını gerçek hayattaki -genellikle kavuşulamayan- aşklardan alan, hikayeci-âşıklar tarafından nazım-nesir karışık bir ifade tarzı ile dinleyicilere anlatılarak nesilden nesile aktarılan, yer yer masal ve destan özellikleri gösteren , sevgiliye kavuşma yolundaki maceraları anlatan hikayelerdir.
Olayların geliştiği bölümler nesir, duyguların yoğun olarak anlatıldığı bölümler nazım şeklindedir.
Hikâyelerden bazılarının yaratıcısının serüvende yer alan âşıklar olduğu ileri sürülür.
Aşk konusunun işlendiği halk hikayeleri ve kahramanlık konusunun işlendiği halk hikayeleri olarak ikiye ayrılsa da, bir çoğunda aşk ve kahramanlık iç içedir.
1-) Aşk Hikayeleri; Derdiyok ile Zülfüsiyah, Leyla ile Mecnun, Emrah ile Selvihan, Kerem ile Aslı, Gül ile Ali Şir, Gül ile Sitemkâr, Tahir ile Zühre , Yusuf ile Züleyha vbg.
2-) Kahramanlık Hikayeleri; Köroğlu Kahramanlık Hikayeleri ( Köroğlu Kolları ), Kirmanşah, Beyböyrek, Eşref Bey, Salman Bey, Şah İsmail, Arslan Bey vbg.
Fonksiyonu: Hikaye türünün en eski örnekleridiler ve destandan modern hikayeye geçişi sağlamışlardır.
DÜNYA EDEBİYATINDA HİKAYENİN GELİŞİMİ
• Öykünün ortaya çıkma sürecinde karşımıza önce fabl türündeki eserler, sonra kısa romanlar sonra da “Bin Bir Gece Masalları” çıkar. • Rönesanstan (16. yüzyıl) sonra Giovanni Boccacio (***asyo), “Decameron (Dekameron) Öyküleri” adlı eseriyle öykü türünün ilk örneğini vermiş ve çağdaş öykücülüğün başlatıcısı olmuştur. • 18. yüzyılda Voltaire (Volter) öykü türünde ürünler vermiştir. İnsan dışındaki yaratıkları ve olmayacak öyküye katmıştır. • Ne var ki öykü, bir tür olarak karakteristik özelliklerini ancak 19. yüzyılda Romantizm ve Realizm akımlarının yaygınlaşmasıyla kazanmıştır. • Alphonse Daudet (Alfons Dode), Guy de Maupassant (Guy dö Mopasan) gibi Fransız yazarlar öykü örnekleri vermişlerdir.
TÜRK EDEBİYATINDA HİKAYENİN GELİŞİMİ
Türk edebiyatında, bir olay anlatan sözlü ya da yazılı anlatılara hep hikaye adı verilmiş, manzum olanlara destan da denmiştir. Divan edebiyatında mesnevi türü (Leyla ile Mecnun, Yusuf ve Züleyha vbg.) bunun en ünlü örneğidir. Halk edebiyatında hikayeci-âşıklar tarafından kahvelerde, köy odalarında, düğün vb. toplantılarında söylenen hikâyeler, halk hikâyesi diye anılır.
15. yüzyılda yazıya geçirildiği sanılan ve destansı bir nitelik gösteren Kitab-ı Dede Korkut 'taki hikâyeler bunun ilk örnekleri sayılabilir.
Anadolu'da 16. yüzyıldan bu yana,sözlü halk geleneğinde sürüp gelen halk hikayelerinde olaylar nesir ile anlatılır, duygusal, coşkulu, haller nazımla ve saz eşliğinde söylenir. Halk hikayeleri, konuları bakımından, aşk hikâyeleri ve kahramanlık hikâyeleri olmak üzere ikiye ayrılır.
Türk edebiyatında çağdaş hikaye Batı'dakinin tersi olarak, halk hikâye ve masallarının gelişmesiyle oluşmamış; 19. yüzyılın ikinci yarısında doğrudan doğruya batı edebiyatının hikaye yolundaki ürünleri örnek tutularak yazılmaya başlanmıştır. Batı uygarlığı çevresindeki Türk edebiyatında,hikâye karşılığı olarak “küçük hikâye” terimi kullanılmıştır.
***Edebiyatımızda Batı'daki anlamıyla ilk hikâye Ahmet Mithat Efendi tarafından yazılmıştır. Hikâyelerinin kimi çeviri kimi yerlidir. Bu yolda ikinci yazar Emin Nihat'tır; Müsameretname adlı kitabında 7 hikâye toplanmıştır. Aynı dönemde kurgu ve anlatım bakımından başarılı sayılabilecek ilk örnek Samipaşazade Sezai'nin Küçük Şeyler adlı hikayesidir. Bu dönemin başka bir yazarı ise Nabizâde Nâzım'dır.
Türk öykücülüğünü yetkinliğe kavuşturan yazar ise Halit Ziya Uşaklıgil oldu. Edebiyat-ı Cedide döneminde yalın diliyle dikkat çeken Uşaklıgil, titiz gözlemciliğiyle gerçekçi öykü geleneğini başlatan yazardır. Bu dönemin diğer yazarları Hüseyin Rahmi Gürpınar, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Ahmet Hikmet Müftüoğlu ve Saffeti Ziya idi. Meşrutiyet’in ilanından sonra gelişen yeni edebiyat akımıyla birlikte öyküde toplumsal ve siyasi sorunlar işlenmeye başladı. Türkçe’de yabancı sözcüklerin temizlenmesi, yazımda konuşma dilinin hakim olması, taşra yaşamının gerçekçi bir üslupla edebiyata taşınması gibi özelliklerle bilinen bu dönemde Ömer Seyfettin, Türk öykücülüğünde yeni bir çığır açtı. Onu Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Refik Halit Karay izledi. F. Celaleddin, Selahattin Enis, Sadri Ertem, Cemal Kaygılı, Sabahattin Ali, Kenan Hulusi Koray, Nahit Sırrı Örik, Bekir Sıtkı Kunt, M.Şevket Esendal Cumhuriyet dönemi öykücülüğünü hazırlan isimlerdir.
Cumhuriyet dönemi 1930’lar sonrasını kapsar. Bu dönemde alışılmışın dışında bir öykü dünyası kuran Sait Faik Abasıyanık, Halikarnas Balıkçısı (Cevat Şakir Kabaağaç), diyalogların usta yazarı Orhan Kemal, Mehmet Seyda, Samet Ağaoğlu, Sabahattin Kudret Aksal, Kemal Bilbaşar, Kemal Tahir ve Ahmet Hamdi Tanpınar Tarık Buğra öykü yazarları olarak ön plana çıktı.
Günümüzde Türk öykücülüğü geniş bir konu ve üslup zenginliğiyle sürmektedir. Bunlar arasında Muzaffer Buyrukçu ve Osman Çeviksoy üslupçuluklarıyla ön plana çıkarken, İslam Gemici , Necati Tosuner (Çıkmazda, Neden Kitap) gibi isimler de çalışmalarına devam etmektedirler.
HİKAYENİN UNSURLARI
a- Olay: Öykü kahramanının başından geçen olay ya da durumdur. Hikâyede temel öğe veya durumdur. Hikâyeler olay eksenli yazılardır. Hikâyelerde bir asıl olay bulunur. Ancak bazen bu asıl olayı tamamlayan yardımcı olaylara da rastlanabilir.
b- Mekan (Çevre): Hikâyede sınırlı bir çevre vardır. Olayın geçtiği çevre çok ayrıntılı anlatılmaz, kısaca tasvir edilir. Olayın anlatımı sırasında verilen ayrıntılar çevre ve yer hakkında okuyucuya ipuçları verir.
c- Zaman: Hikâye kısa bir zaman diliminde geçer. Hikâyeler geçmiş zamana göre (-di) anlatılır. Konu, yazarın kendi ağzından veya kahramanın ağzından anlatılır. Özellikle durum öykülerinde zaman açık olarak belirtilmez, sezdirilir. Hatta bu tür öykülerde zaman belli bir düzen içinde de olmayabilir. Olayın ve durumun son bulmasından başlayarak olay ya da durumun başına doğru bir anlatım ortaya konabilir.
d- Kişiler: Hikâyede az kişi vardır. Bu kişiler “tip” olarak karşımıza çıkar ve ayrıntılı bir şekilde tanıtılmaz. Hikâyede kişiler sadece olayla ilgili “çalışkanlık, titizlik, korkaklık, tembellik” gibi tek yönleriyle anlatılır. Kişiler veya tipler, belli bir olay içinde gösterilir. Bu tiplerin de çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır. Romanda olduğu gibi, kişilerin bütün yönleri verilmez. Bu bakımdan hikâyede kişilerin psikolojik özelliklerine de ayrıntılı olarak girilmez.
HİKAYE TAHLİLİ YAPILIRKEN;
1. Hikaye tahlil ederken önce şekle ait özellikler tespit etmeliyiz. (Yazarın soyadı, adı, kitabın adı, yayın yeri, tarihi).
2. Sonra hikayeyi konusu, ana fikri, yazarın bakış açısı ve anlatım tutumu açısından değerlendirmeliyiz. Bakış açısı; yazın konuyu sunuş biçimidir. Olayların kimin gözünden bakıldığı ve kimin ağzından anlatıldığını (3 şahıs vb.) ifade eder.
3. Olay unsurlarının tespit edilmesi (özet) sonra teknik bakımdan değerlendirilmesi, teknik bakımdan olayın anlatım sırası, nasıl başladığı, nasıl geliştiği ve nasıl bir çözüme ulaştığı gibi sorular bu bölümde cevaplandırılır. Tavır ve tahliller kişi, olay ve mekan arasındaki uyum, zaman verilişi bu bölümde değerlendirilir.
4. Son aşama olarak hikayenin dil ve üslup açısından değerlendirilmesi ve okuyucu tarafından olumlu ya da olumsuz yönlerinin tenkit edilmesi gerekir. Mukayese de yapılabilir.